Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, eşsiz bir lider ve büyük bir devlet adamı.
Daha Fazla KeşfetModern Türkiye'nin mimarı ve Türk ulusunun kurtarıcısı.
Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938), Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak, Türk halkının bağımsızlık mücadelesine önderlik etmiş, modern ve laik bir devletin temellerini atmıştır.
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından işgal altındaki Anadolu'da başlattığı Kurtuluş Savaşı ile Türk ulusunun özgürlüğünü kazanmasını sağlayan Atatürk, daha sonra ülkede siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda devrim niteliğinde reformlar gerçekleştirmiştir.
Harf Devrimi, kılık kıyafet reformu, hukuk sisteminin modernleştirilmesi, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi gibi çağdaşlaşma hamleleriyle Türkiye'yi modern bir ulus devlet haline getirmiştir.
Tam BiyografiBir devlet adamının, bir liderin, bir dehanın hayat hikayesi.
Mustafa Kemal Atatürk, Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır.
Askeri Rüştiye'ye (ortaokul) kaydoldu. Bu dönemde matematik öğretmeni ona "Kemal" adını verdi.
Harp Akademisi'nden kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu.
Çanakkale Cephesi'nde gösterdiği üstün başarı ile tanındı. Anafartalar Kahramanı olarak anılmaya başlandı.
Samsun'a çıkarak Milli Mücadele'yi başlattı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı ve Mustafa Kemal, meclis başkanı seçildi.
Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi ve Mustafa Kemal, ilk cumhurbaşkanı seçildi.
TBMM tarafından kendisine "Atatürk" soyadı verildi.
İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu.
Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin temel prensipleri.
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, milletin kendi kendini yönettiği devlet şeklidir. Atatürk, "Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir." demiştir.
Ülke bütünlüğü içinde, millet birliğini esas alarak, milletin bağımsızlığını, barış içinde tüm uluslarla eşit şartlarda ilişki kurarak korumayı amaçlar. Atatürk milliyetçiliği, ırkçılığı reddeder ve kültürel değerlere dayanır.
Toplumda hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa ayrıcalık tanınmamasını, hukukun üstünlüğünü ve kanun önünde eşitliği öngörür. "Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir."
Devletin ekonomiye aktif müdahalesini ve özel sektörün yetersiz kaldığı alanlarda devletin ekonomik faaliyetlerde bulunmasını öngörür. Atatürk, "Türkiye'nin uyguladığı devletçilik sistemi, 19. yüzyıldan beri sosyalizm kuramcılarının ileri sürdüğü fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir." demiştir.
Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devletin din kurumları üzerindeki denetimi, din ve vicdan özgürlüğünün güvence altına alınmasıdır. "Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm vatandaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü demektir."
Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmak amacıyla, sürekli olarak yenileşmeyi ve gelişmeyi öngörür. "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve şekliyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır."
Büyük liderin ölümsüz sözleri.